28 Haziran 2015 Pazar

Konuşma Yapmak Üzere Davet Edilmesi Gereken İnsanlar

Etkinlik düzenleyenler ilginç hikayeye sahip konuşmacı adaylarını kısıtlı zamanlarında tespit edemeyebilirler. Aşağıda şu anda İnternet'te herhangi bir konuşması olmayan ama anlatılacak bol malzeme biriktirdiğini düşündüğüm insanların listesini oluşturacağım.Videolar yüklendikçe yazıyı güncelleyeceğim. Yazıyı okuyanlar da isim teklifinde bulunabilirler.

Son güncelleme: 21 Ocak 2020

Asuman Bektaş - İstanbul'un tek kadın sahafı

Mustafa Öz - 850 bin parçalık ahşap sandık yapan marangoz (AA haberi)

Ceyda Keçeli - Kayıp Köpek projesi

Ethem Alpaydın - Boğaziçi Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi

Mehmet Tekerlek - Gaziantep'te ''Topla Dağıt, Dönsün Ağıt'' parolasıyla 48 yıldır yardım faaliyetlerinde bulunan bir kişi. TRT Belgesel videosundan bir kesit

23 Kasım 2013 Cumartesi

Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi'nde Yurtdışına Yüksek Lisans veya Doktoraya Gidenler

Okuduğum kitaplardan bulduğum isimleri burada toplayacağım. Siz de yardımcı olmak isterseniz yorum bırakabilir veya nanoturkiye@gmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.

Not: Cumhuriyet dönemi için 1950 yılı öncesi gidenleri daha çok önemsiyorum.

Adnan Erkmenol - Pittsburgh Üniversitesi - "Yaşadıklarım" adlı bir hatıra kitabı var.

3 Temmuz 2012 Salı

Osmanlı ile Avrupa arasında bilimsel mektuplaşmalar

Burada Osmanlı'da yaşayan bilim adamlarının Avrupalı bilim adamları ile mektuplaşmalarını listeleyeleceğim.

Osmanlı'ya gelmiş bilim adamları

Bu blog yazısında şu anki Osmanlı'yı ziyaret etmiş bilim adamlarının listesini oluşturmaya çalışacağım. Siz de katkıda bulunmak istiyorsanız, lütfen aşağıya yorum bırakın. Umarım bu blog yazısı konu ile ilgili daha büyük çalışmalara bir altyapı sağlar.

Isaac Barrow (Newton'un hocası) - Muhtemelen 1656 - 1658 arası İzmir ve İstanbul'a gelmiş.

Edward Sang - 1843 - 1854 arası Mühendishane-i Barri Hümayün'da mekanik felsefesi hocası.

Cyril Wyche - Royal Society'nin beşinci başkanı. Babası Peter Wyche 1627-1641 arasında İngilizlerin Osmanlı büyükelçisi. İstanbul'da doğdu, muhtemelen 9 yaşına kadar İstanbul'da yaşadı.

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Linked

Steven Johnson'un Emergence kitabını okuduktan sonra aynı konuda kitap aramıştım. David Orban, Albert-László Barabási'nin Linked kitabını okumamı söyledi ve kitabı sağolsun bana gönderdi.

Kitap çok eğlenceli, son zamanlarda okuduğum en akıcı kitaplardan biri idi. Kitabın konusu ise ağlar.

Kitabı okuduktan sonra etrafınızdaki birçok olayın ağlarla ilişkisi olduğunu ve ağlarda varolan temel özelliklere sahip olduğunu idrak ediyorsunuz. Ağların özelliklerini bildiğiniz zaman karşılaştığınız sistemleri daha iyi anlıyorsunuz, problemlere karşı yaklaşımınız değişiyor. Kitabın vermek istediği mesaj ağ kavramının önemi.

Kitapta salt sayısalcı bir dil kullanmıyor, o yüzden okunması çok rahat. Okuduklarınızı anlamanız için kavramlara biraz aşina olmanız gerekebilir.

Kitapta önce ağların mucidi diyebileceğimiz Euler'in Çizge Kuramını açıklanıyor.

Euler'den sonra ağları matematiksel olarak ilk defa açıklamaya çalışan kişi büyük matematikçi Erdös. Erdös'ün ortaya attığı rastgele ağ teorisinde ağın düğümleri ile arasındaki bağlar rastgele oluşuyor. Yani rastgele iki düğüm alınıyor ve aralarında bir bağ oluşturuluyor. Ağ bu şekilde ortaya çıkıyor. Ağın bu şekilde modellenmesinin ardından, tüm düğümlerin eşit sayıda bağa sahip olduğu ortaya çıkıyor. Fakat daha sonra yapılan araştırmalardan gerçek hayattaki ağların böyle olmadığı anlaşılıyor: bazı insanlar diğerlerinden fazla kişi tanıyor, bazı siteler diğerlerinden daha fazla gelen bağlantıya sahip, bazı aktörler diğerlerinden daha fazla filmde oynamıştır, vücuttaki bazı proteinler diğerlerine göre daha fazla reaksiyonda kullanılır vs.

Barabási, kitabın geri kalanında Erdös'ün ortaya attığı rastgele ağ teorisinin gerçek hayata nasıl uyarlandığını anlatıyor. Kimileri bizzat kendisinin çalışmaları.

Hub, 80/20 kuralı, scale-free networks, six degree of seperation, zengin olanın daha zengin olması, kazananın her şeyi silip süpürmesi, küçük dünya hipotezi gibi kavramlar çok güzel hikayeciklerle anlatılıyor.

Günümüzdeki sistemlerin modellenmesini "scale-free network"'lerle olduğunu gösterdikten sonra, yazar bu ağların saldırılara karşı nasıl davrandığını inceliyor. "Scale-free network"'lerde ağdan rastgele düğüm kaldırmak ağa pek bir zarar vermese de, hublara yapılan saldırıların çok zararlı olduğunu gösteriyor. Rastgele oluşan ağlarda, ağ ancak belli bir eşik değerinin üstünde rastgele düğüm ortadan kaldırılınca dağılıyor. Rastgele ağlarda hayati öneme sahip düğümler yokken, "scale-free network"'lerde var.

Barabási kitabının sonunda biyoloji, insan, ekonomi, internet ve birçok alanda benzer bir ağ yapısının ortaya çıkmasından, kainatın mimarının sanki sadece bu yapıyı biliyormuşçasına her yerde bunu kullandığını söylüyor. Müslüman olarak benim buradaki yorumum bu kavramın Allah'ın bir olduğunu ve yarattığı şeyden kendisine ulaşabileceğimiz.

Sonuç olarak gayet zevkli, bilgilendirici, ufuk açıcı bir kitap. Okuyun pişman olmazsınız.

ek$isözlük'teki yorumlar şurada.

18 Haziran 2009 Perşembe

TED Videolarına Altyazı Ekleme

ÖNEMLİ NOT: TED 1 Mayıs 2012'den itibaren altyazı çeviri platformu olarak Amara'yı kullanıyor. Burada yazılanlar artık geçerli değil.


TED konferanslarının internet sitesindeki videolar Mayıs'tan beri artık altyazılı izlenebiyor. Altyazılar gönüllüler tarafından oluşturuluyor. Altyazının hazırlanmasında emeği geçenlerin isimleri videonun kenarında açıkça belirtiliyor. Bu yazımda bir TED videosuna altyazının nasıl hazırlanacağını anlatacağım.

Kayıt

Tercüme işlemine başlamadan önce TED'e ve dotSUB'a kayıt olmalısınız. İşte bağlantılar: TED kayıt, dotSUB kayıt.

TED altyazıları 2 aşamada hazırlanıyor: çeviri ve kontrol. Önce çeviriyi nasıl yapacağımızı anlatalım.

Çeviri

1)Çevirmeye müsait videoların listeleri görüntülüyoruz. Şurası.

2)Videomuzu belirleyip "Request to translate" bağlantısına tıklıyoruz.

3)Biraz sonra e-postamıza bir onay mesajı geliyor - videonun çevirisi için yaptığınız başvuru kabul edilmiştir diye.

4)Sonra da dotSUB sitesine gidiyoruz ve videomuzu buluyoruz.

5)Videomuzu dotSUB üzerinde açtıktan sonra videonun sağındaki kısımda "Turkish"'i seçip "Translate" tuşuna basıyoruz.
6)Çıkan ekranda bizi çeviri arayüzü karşılıyor. Her satırın aşağısına tıklayıp o zaman aralığında videoda Türkçe altyazı olarak görmek istediğimiz cümleleri yazıyoruz. Unutmayın video izlendiği zaman altyazı mantıklı olmalıdır. Motomot tercüme yapmayınız.

7)Tercümeyi bitirdiğiniz. O zaman dotSUB'da çeviri ekranının en altındaki "Mark this translation complete" bağlantısına tıklayıp, daha sonra da altta çıkan "Yes" tuşuna basmalısınız.

Videonun altyazısı hazırlandı, TED'in sitesinde yayına girebilmesi için başka biri tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir.

Kontrol

1)Altyazısı hazırlanmış videoları kontrol etmek istiyorsanız, şu bağlantıya gitmelisiniz.

2)Kontrol etmek istediğimiz videoyu belirledikten sonra, "Request to review" bağlantısına tıklıyoruz.

3)E-postamıza bir onay mesajı geliyor.

4)Sonra da dotSUB sitesine gidiyoruz ve videomuzu buluyoruz.
Videomuzu dotSUB üzerinde açtıktan sonra videonun sağındaki kısımda "Turkish"'i seçip "Translate" tuşuna basıyoruz.
5)Altyazıdaki hatalarımızı (yazım hatası, kelime seçimi, noktalama işareti gibi) düzeltiyoruz.

6)Kontrol bitirdiniz. O zaman dotSUB'da çeviri ekranının en altındaki "Mark this translation revised" bağlantısına tıklayıp, daha sonra da altta çıkan "Yes" tuşuna basmalısınız.



Altyazı birkaç saat sonra TED'in sitesinde gözükmeye başlar.

Anlaşılmayan meseleleri yorum olarak ya da nanoturkiye [süslü a] gmail [nokta] com e-posta adresie gönderebilirsiniz.


İyi çevirmeler!

13 Kasım 2008 Perşembe

Teknozirve İzlenimlerim

Bugün başlayan ve 15 Kasım günü Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması'nın finali ile sonlanacak Teknozirve ile ilgili izlenimlerimi aktarmak istiyorum.

Açılış konuşmalarında Aydan Erkmen ve Tuncay Birand konuştu. Aydan Erkmen sadece üretmenin yetmediğini, önemli olan şeyin teknoloji üretmek olduğundan bahsetti. Türkiye'de Ar-Ge'nin Ar kısmının çok zayıf olduğunu söyledi. Ar-Ge yaptığını söyleyen birçok şirket aslında ürün geliştirmenin üst sınırlarında dolaşıyor.

Tuncay Birand ise IEEE Türkiye kolunun açılış macerasını anlattı. 1970'lerde başvurulmasına rağmen, bürokrasi yüzünden açılamamış. 1980'de mevzuat yumuşayınca IEEE Türkiye açılmış. Bugünlere gelip, böyle etkinlikler düzenlendiği için çok mutlu olduğunu söyledi. Türkiye'de toplam 18 teknokent varmış. Tuncay Birand bugünlerde Devlet Denetleme Kurulu ile birlikte teknokentleri gezip, "Neler yapılabilir?" sorusuna cevap arıyorlarmış. Bu işi en iyi ODTÜ yaptığı için de, gezide ODTÜ Teknokent en sona bırakılmış.


Daha sonraki konuşmacı Orhan Turan'dı. ODE Yalıtım Şirketi'nden bahsetti.
1981 yılı YTÜ Makine Mühendisliği mezunu. Şirkete 2 tane Elektronik Mühendisi ile başlamışlar. Fakat daha sonra bu 2 arkadaşı ayrılmak zorunda kalmış. "Bu şirketten birşey olmaz, biz adamakıllı şirketlerde çalışmak istiyoruz" diye düşünmüşler.

19 metrekare ofisle başlayan şirket, şu an 40.000 metrekare alana yayılmış durumda. 300 çalışanı var.

ODE şu aşamalardan geçmiş:
- taşeronluk
- ticaret
- satış
- ithalat
- yatırımcı
- üretim
- marka
- kurumsallaşma

Şirket bu sene 40 milyon $ yatırım yapmış. Turkish Times'ın araştırmasına göre Türkiye'nin 2008'deki en büyük 72. yatırımıymış.

2010'da hedef bölgesel bir güç haline, 2015'te ise bir dünya markası haline gelmek.

1998'e kadar İtalya'dan ithalat yapmışlar, 1998'den sonra İtalya'ya ihracat yapmaya başlamışlar. Şu an 40'a yakın ülkeye ihracat yapıyorlar.

Önemli olan üretmek değil, geliştirmek diyor Orhan Turan.

Rakipleriniz fiyat konusunda size 1 ayda, ürün konusunda 1.5 yılda, insan kaynaklarında ise 7 yılda yetişebiliyorlarmış. ODE'de de hep dinamik kişiler çalıştırılıyormuş.

Daha fazla bilgi için Orhan Turan ile Günseli Özen Ocakoğlu'nun yaptığı röportajı okuyabilirsiniz.


Daha sonra TTGV'den Deniz Bayhan konuşma yaptı. Kuluçka Merkezi, Önkuluçka Merkezi'nin ne olduğundan bahsetti. O kısımları açıklamaya gerek yok sanırım, okuyanların çoğu biliyordur. Kuluçka Merkezlerine girişimciler iş planları ile başvuruyor, destek alıyor ve Kuluçka Merkezi fikrin şirketleşmesine kadar başvuranlara yardımcı oluyor.

ABD'de 800'ün üstünde kuluçka ve önkuluşka merkezi varmış. 20.000'den fazla şirket ortaya çıkmış.

Çin'de 85 merkez, 2000 şirket. İsrail 24 merkez, 380 şirket. Tayvan 83 merkez. Kore 348 merkez, 5000 şirket. Ağırlıklı olarak üniversitelerde bulunuyor bu merkezler.

Türkiye'de ise 20 kuluçka merkezi var.

TTGV olarak (Teknoloji Yatırım A.Ş adı altında) şu ana kadar 4 tane yatırımda bulunmuşlar:

Infotech - 750.000 $
Logobiz - 400.000 $
Mobiga - 400.000 $
UcaMedikal - 400.000 $

Yatırım miktarları 250.000 $ ile 750.000 $ arası.


Daha sonra ise ODTÜ Teknokent'te Mayıs ayında kurulan ATOM'dan 3 konuşmacı vardı.
ATOM - Animasyon Teknolojileri ve Oyun Kuluçka Merkezi.

ATOM'un amacı bir mükemmeliyet merkezi olmak. Oyun ve animasyon sektörünü geliştirmek ve Türkiye'yi cazibe merkezi haline getirmek.

Mayıs'tan bu yana 650 başvuru olmuş, 45'i seçilmiş. Şu an 12 iş fikri var. Yakında ilk şirket de ortaya çıkacakmış.

İlk 4 ay eğitim var. Sonraki 20 ay içerisinde de ürünün ticarileşmesi gerekiyor. Eğitimi ise katılımcıların istediği kişiler yapıyor. En son CryTek 2'in eğitimi yapılmış.

ATOM'un yönetici Uğur Akın çok enerjik birisi. En yakın zamanda tanışmak istiyorum kendileri ile :)

Teknozirve'nin öğleden sonraki kısmına katılamadım ne yazık ki. Müsait olursam, Cumartesi günü Yeni Fikirler Yeni İşler'in finaline gideceğim. Yorumlarınızı bekliyorum.

Resimler için tıklayın. (Sahne karanlık olunca, fotoğraf kötü çıktı ne yazık ki)